13 Mart 2015 Cuma

Korkuyorum sıram geçer, biletim yanar diye


.....
Ben oysa
herkes gibi
herkesin ortasında
burada, bu istasyonda, bu siyah
paltolu casusun eşliğinde
en okunaklı çehremle bekliyorum
oyundan çıkmıyorum
korkuyorum sıram geçer
biletim yanar diye
.....

İ. Ö.



Celladıma Gülümserken Çektirdiğim Son Resmin Arkasındaki Satırlar’dan birkaç mısra yukarıdakiler. Adı da şiir gibi olan bir şiir bu. Celladına gülümser miydin? Ya da gülümsüyorsan neden? Belki de o celladın mı, ahbabın mı bilmediğinden. Evet, sanki tuttuk bir ucundan, bin parçadan birine tutunduk şimdi. Kim cellat, kime gülümsedik, fotoğrafımızı kim çekti? Evet galiba cevabı bulduk ama bu, böyle bir yerde kalacak mesele değil, henüz sığ sularda, bırakınca tenha yerlerde.

Neyse bu yorum çok afili olabilir lakin her yerde bir başka şekilde karşılaşılabilir, türlü bloglarda, dergilerde, sözlüklerde. Bizim içinse mesele bilet, zaten hayatımızda elimize kaç bilet geçiyordu da bizim bir şeyi yakma lüksümüz olsun. Ama ola dabilirdi, fakat sıraya girmişsek bir kere, onun çekim alanından çıkmak da kolay değildi. Hayatımızda kaç kere dedik, benim yerim burası değil, benim durmak istediğim yer bu değil diye? Kaç kere değiştirebildik yerimizi, ayağımızı kımıldatabildik bir adım sağa, sola, geriye? Kaç gere çehremizden okunan biz oldu da, ben yokum diyebildik? İşte söz bizim söz, biz derken benim de, senin de ama aynı sırada olduklarımızın değil de “kara ruhlu” denmeyi göze alıp, ortaya koyabilenlerin özellikle.

Bu oyunlar bitmeyecek, bitmeyecek yazgının bittiği yere kadar. Hangi oyunun içindesin, nerede bitiyor oy’un? İşte tüm mesele durduğun yerde. Kara ruhlu dediklerinde, bana terk ettiğin düşünceleri ver diyebilmekte.




Hiç yorum yok :

Yorum Gönder