11 Şubat 2015 Çarşamba

İspanya Gözlemleri

San Nicolas Tepesinden Al Hamra Sarayı ve arkasıdaki karlı dağlar (Granada)
Bir olur cevabının üzerine hemen uçak biletlerini almamız üzerine yapabildik bu geziyi. Sonra dört kişi olduk. Birden fazla kişiyle program ayarlamak zor oluyor ama ayarladıktan sonra sayının artması daha kolay oluyor ve böyle programlar da genellikle sayı arttıkça keyifli oluyor sanırım. Kısacası bir şekilde böyle oldu.

Bu ani kararların ardından sıra planlamaya gelmişti. Gidiş-dönüş biletlerini en ucuz şekilde Madrid'den aldık. Doğrudan Cordoba'ya, oradan Malaga, Sevilla, Granada, Valencia, Barcelona, Madrid şeklinde dairesel bir gezi planladık. Vizelerimiz de iki gün içinde çıktı ve bu konuda sorun yaşamadık. Bu arada gezi sırasında Malaga'yı listeden çıkarıp Sevilla'ya bir gün daha ayırdık ve Endülüs şehirlerinin her birinde iki gün kalmış olduk.

Evet şimdi bu gezi boyunca yaptığım gözlemlerden bahsetmeye çalışacağım. Madrid havaalanına indikten sonra ilk dikkatimizi çeken şey kimsenin ingilizce bilmiyor olmasıydı. Sanırım bu gezi boyunca en çok hemfikir olduğumuz konu budur. Evet, gittiğimiz altı şehirde, Barselona hariç, hiç kimse ingilizce bilmiyordu desek yeridir. Madrid havaalanında zaten tourist information bile bulamadık. Bir şekilde İspanya'nın tren firması Renfe'nin görevlisinin çat pat ingilizcesiyle anlaştık ve Cordoba'ya gitmek üzere yola çıktık.

İspanya'da yabancı işletmeciler çok fazla, gittiğimiz hostellerde yabancı çalışanlar çok dikkat çekiyordu, ayrıca ilk konakladığımız hostelin sahibi de İtalyandı. Bunun dışında hosteller çalışmak için yabancılara uygun yerler, çalışma izni olmayan insanlar bu tarz yerlerde yatak karşılığı çalışıyorlar. Restaurant konusunda Pakistanlılar çok dikkatimizi çekti, özellikle her şehirde bir sürü kebapçı gördük, Madrid'de Türklerle karşılaşırken, Valencia'da Almancı bir amcamız kebapçıyı işletiyordu. Endülüs bölgesinde özellikle, müslüman turistin de çok olmasıyla sanırım, kebapçı çok fazlaydı, bunların yarısını Pakistanlılar'ın işletmesi de dikkat çekiciydi. İspanyollar aşırı derecede domuz ürünü tüketiyorlar, kahvaltıda bile. Dolayısıyla müslümanların çok gittiği yerlerde helal restaurantların sayısı artıyor. Kebabın, dönerin yanında Lübnan, Pakistan yemekleri de buralarda bulunuyor. Bakkal tipi işletmelerin çoğunda da uzakdoğulularla karşılaşıyorduk.

İspanyolların ünlü yemeği ne diye internette aratınca çıkan ilk şey tapas oluyor. Zaten İspanya'da da birçok yerde tapas cafelerle, publarla karşılaşıyorsunuz. Ama bu tapas bildiğimiz ingilizcedeki "snack", yani bir nevi atıştırmalık. Bir standardı yok, bizim ikindi çayında kek falan koyduğumuz küçük tabaklara, tatlı tabaklarına koyulmuş herhangi bir şey. Mesela rus salatası, patates kızartması, patlıcan kızartması, kızarmış ekmek üstü bir şeyler falan filan. Tabi özel şeyleri de var, böyle koyun peynirini erittikleri falan ama öyle bu da neymiş denecek bir şey değil. 2 euro ya içecek alıyorsun, cola, fanta, gazoz falan, yanında iki tane bedava veriyorlar bazı yerlerde.

Pazar kültürleri çok farklı, mesela cordoba'da cuma, cumartesi günleri Roma Pazarı kuruluyor, pazarın bir teması var, satıcılar kostüm giyiyorlar, çeşit çeşit ürünler sergileniyor, restoranlar kuruluyor, çikolatacılar stantlarını açıyor vs. gösteriler, şovlar hepsi bir arada ve insanlar pazarlarda eğleniyorlar. Sebze gibi ihtiyaçlarını marketlerden karşılıyorlar, zaten onlarda da uygun fiyata bulunuyor. Bu pazarlarda çikolatacılar çok dikkat çekici, türlü türlü çikolatalar pazarlarda satılıyor. Ayrıca restaurantlar ve fırın tarzı stantlar da çok dikkat çekiciydi.


Madrid'den Cordoba'ya, her şehirde bisiklet kullanımı çok yaygın, bisiklet kiralanmayan memleket yok, Madrid gibi yerlerde bisikletler elektrikli de aynı zamanda, bunlar yerel halka belediye tarafından kiralanıyor. Türkiye'de Antalya, İzmir, Konya gibi yerlerde daha yeni yeni olmaya başlayan bir şey.

İspanya'nın sokakları genelde çok yoğun değil ama mekanlar hep dolu, insanlar vakitlerini bir yerlerde oturarak geçirmeyi daha çok seviyorlar, özellikle akşamları. Çoğu restaurant-cafe geceleri geç saate kadar açık.

Genel olarak camiler ve mescitler sadece namaz vakitleri açık, Cordoba'da ve Granada'da ezan sesli okunuyor. Aslında sadece Cordoba'da sesli demişlerdi ama Granada'da da duyduk, belki caminin içine öyle gelmiştir, bilemiyorum. Cordoba'daki cami çok küçük, bir de bir parkın içinde mescit vardı. Zaten Cordoba küçük bir şehir. Sevilla'da futbolcu Kanoute'nin yaptırdığı Kanoute Foundation adı altında bir mescit var. Granada'da da bir cami var. Arap mahallesinin içinde. Valensiya ve Madrid de bunlara bakacak vaktimiz olmadı ama Barselona'da Tarık Bin Ziyad Camisi var. Mescit de denilebilir. Bu camilerin arasında en çok dolanı Barselona'daki camiydi.

Bu arada ispanya özerk bölgelerden oluşan bir devlet, Endülüs, Valensiya, Katalunya ve Bask ayrı bölgeler. Öyle zannediyorum ki, bunun sebebi İspanya'nın ETA terör örgütüyle çözüm yolunu böyle sağlaması. Sadece onların bölgesine özerklik vermek devlet işleyişine, geleneğine aykırı olacağından, ülke sistemini bu şekilde yapıp, çözüme de kavuşmuşlar. (Ama tabi bu araştırılmış bir bilgi değil.) Bunların yanında İspanya'da kurulmuş resmi bir müslüman birliği de var. Adı Genç Müslümanlar Derneği. Bunlar İspanyol genellikle ve kendilerini İslamiyete geçmiş olarak değil, asıllarına dönmüş olarak görüyorlar. Çünkü eskiden de Hıristiyan olmadıklarını, Hıristiyan yapılmış olduklarını düşünüyorlar. Tabi bunu birisiyle konuşma fırsatımız olmadı. Kitaplardan ve internetten edindiğimiz bir bilgi.

Trafik yok, korna sesi çok az, sağa da sola da dönüşte yaya öncelikli, trafik kurallarına uymakta çok dikkatliler. Birçok yerde Türkiye'den kalma alışkanlıklarımızla hareket ettiğimiz için şaşırdık. Mesela arabanın geçmesini bekliyoruz, o yanımıza kadar gelip, bizim durduğumuzu gördüğü halde duruyor ve bizim geçmemizi bekliyor. İspanya'da trafik kuralları da çok katı anlaşılan, hiç uymayan birini görmedim.

İnsanlar çok az saat çalışıyorlar, siestaları çok uzun. Özel sektörde, ticaretle uğraşanların bazen sekiz saat bile çalışmadığını hesapladık.

İspanyanın çevre düzenlemesi de dikkat çekiciydi. Şekillendirilmiş ağaçlar neredeyse her parkta standart hale getirilmiş. her yer ağaçlandırılmış, yeşillik görmediğimiz yer yoktu. Ve bu ağaçlandırmalar iklim şartlarına uygun şekilde yapılmıştı. Mesela Endülüs bölgesinde her yerde turunç ağaçları vardı. Bunlar iklime uygun oldukları için iyi yetişiyorlar, güzel görünüyorlar ve meyveleri de daha sonra toplanıp reçel yapılıyor. Türkiye'de gördüğümüz manzaranın tersi diye biliriz bunun için. Mesela Antalya'da her tarafta göze çarpan yarısı kurumuş palmiyeler gibi sırıtmıyor hiç bir ağaç. Ayrıca burada palmiyelerin olduğu bölgeler de var ve uygun iklimde onların da ne kadar güzel göründüğünü fark edebiliyorsunuz. Ama Cordoba'da yollara taş döşenmiş, çakıl taşlarının biraz büyüğü, ayakları mahvediyor. İkinci gün buna dikkat ederek yürümek zorunda kaldık. Endülüs bölgesinde müslümanlara ait bir şey bırakılmamış neredeyse, asimile etme, kültürü yok etme değiştirme tavanmış bir zamanlar. Bir tane müslüman kalmayana kadar asimile etmişler ya da sürmüşler. Müslüman hakimiyeti altında yaşamlarını sürdüren Yahudilere son müslüman devleti de yıkılınca engizisyon uygulanmış.

İspanya'da birçok yerde internet bedava, yolda yürürken telefonununuz kendiliğinden internete bağlanabiliyor. zaten üniversite de çok olduğu için, küçük şehirler dahil, her yerde eduroam var.

Bahsettiklerim genel olarak İspanya için geçerli şeyler. Bunun yanında şehir bazında da dikkat çeken şeyler var. Mesela Sevilla yürümek için ve su sporları spor yapmak için ideal bir şehir. Şehrin bir kenarından (ama merkezde, yani şehir merkezi istanbul gibi falan değil, hiç bir yer için otobüs kullanmadık) nehir geçiyor. Su sporları için müsait büyüklükte. Colomb'un Amerika'ya doğru yolculuğa buradan çıktığı söyleniyor.

Granada da Arap mahallesi diye bir bölge var. Burası Al Hamra'nın yan tarafındaki tepede kalıyor. Al Hamra ve bu tepe arasından bir nehir ya da dere geçiyor. Arap mahallesi tarafından Al Hamra'yı izlemek gayet hoş. Bu taraftaki sokaklar yine görülmesi gerekenler listesinde. Ayrıca iki tane tepe var. Biri küçük, biri büyük. Küçük olan Al Hamra seviyesinde. Al Hamra'yı ve şehri oradan görebiliyorsun. Büyük olan da en tepede ve oradan her yer görülebiliyor.  Manzaraları muhteşem. Granada'da kayak da yapılıyor. Dağlı karları, Al Hamra'yı bir arada görmek harika oluyor. Ayrıca bu bölgedeki evlerin yapısı da konak şeklinde, onlar da ayrıca çok hoşlar.

Endülüs müslümanlardan alındıktan sonra çok az eser korunmuş, camilerin çoğu kiliseye çevrilmiş hatta Catedral de Sevilla gibi en ihtişamlı kiliseleri bile Arap eserlerinin, camilerin üzerine kurulmuş ve hamam vs. gibi çok az eser kalmış. Minareler çan kulelelerine çevrilmiş. Şimdi bunları müslümanlar çok ziyaret ettiği için diğer müze vs. yerlere göre daha pahalı sanırım. Mesela Cordoba'da Mazquita'ya (cami demek) yani Kurtuba Camii'ne (şimdi katedral) girmek için 8 euro ve minareye (şimdi çan kulesi) çıkmak için 2 euro vermeniz gerekiyor.

Sanırım Madrid karasal iklime sahip, buna coğrafya notlarına falan bakmadan söylüyorum ama gecelerinin ayaz olmasından belli. Endülüs biraz tropikal, geceleri bile soğuk değildi pek. Madrid, Valencia gibi bölgelerin insanlarında diğerlerine göre farklı özellikler var, İspanyanın en büyük üçüncü ve birinci şehirleri. Buralarda genel olarak insanlara bir şeyler sorduğunuzda yardımcı oluyorlar ama özellikle Madrid'in insanı genellikle kaba. Turistlerin en çok bulunduğu yerlerde bile, ingilizce bilen bir kişi yok ve bir şey sorduğunuzda ispanyolca konuşup gergin davranışlarda bulunabiliyorlar, yanlış yönlendiriyorlar ve çoğu zaman yardımcı olmaya çalışmıyorlar. Bu sırada normal vatandaşlardan değil, gittiğimiz yerlerin görevlilerinden bahsediyorum. İlginç bir şey de, havaalanına metrodan girmek için 3 euro ödemeniz gerekiyor. Bu arada meydanlar canlı ve her zaman bir eğlence var. Oyunlar, dans edenler, numara yapanlar, dikkat çekmeye çalışanlar, Marilyn Monroe kılıkları falan. Meyve ve etlerin, salmauraların yoğunlukta olduğu pazarlar da çok fazla.

Katalunya bölgesinin diğer bölgelerden gözle görülür farkları var. En başta eğitim seviyesi yüksek görünüyor. Otobüs şoförleri de ingilizce biliyor, sokakta çevirdiğiniz biri de. Metro hattı gelişmiş, hiç inmeden aktarma yapıp her yere gidebiliyorsun. Şehrin ünlü sahilleri, gelişmiş limanı, dağın tepesine çıkmak için teleferiği var. Ilıman bir iklimi var. Bunların yanında bölgede birlik beraberlik anlayışı hakim, bunları sağlamak için unsurları mevcut. Mesela barselona futbol takımının her yerde bir mağazası var, benimsedikleri bir mimarları (Gaudi) var. Bunların etrafında birlik oluyorlar anlaşıldığı kadarıyla. Zenginler ama çok karışık, her seviyeden insan da var. Ne kadar havadan çekilen fotoğraflarda şehir çok iyi yapılanmış görünse de üç katlıların yanında beş katlı binalar, yukarılara doğru gecekonduya benzer müstakil evler mevcut. bazı parklara giriş belli saatlerden sonra bedava gibi uygulamaları var.

Nehrin karşı kıyısından Kurtuba Camii. Köprüyle ve üzerindeki sarı ışıkla çok hoş görünüyor. (Cordoba ya da Kurtuba)
Roma pazarında yapılan gösterilerden biri (Kurtuba)
Las Ramblas'daki Mercad Pazarı (Barselona)

Las Ramblas'daki Mercad Pazarından bir başka görüntü (Barselona)

Las Ramblas'daki Mercad Pazarından bir başka görüntü (Barselona)

Kurtuba'da nehrin kenarına evlenen insanların kilit asmak gibi bir gelenekleri var (Kurtuba)

İspanya'nın her yanında biçimlendirilmiş ağaçlar var, özellikle parklarda. Bu görüntü Alcazar
Sarayı'ndan. Kurtuba en çok turunç ağacının olduğu yer. Caddeler, sokaklar, bahçeler. (Kurtuba)

Kurtuba Camii'nden geriye kalanlar kırmızı beyaz kısımlar. (Kurtuba)



Kurtuba Camii bahçesi ve eski minaresi (Kurtuba)

İbn Rüşd (Kurtuba)



San Miguel tepesinden Al Hamra Sarayı (Granada)



İşte bu frenk yemişi. (Granada)

Madrid meydanında tek eli üzerinde duran kaykaycı. Bu tip şovlar İspanya meydanlarında çok (Madrid)

Mesut Madrid'de hala bir yerlerde görünüyor. (Madrid)

Sevilla Denizci kulesinden nehir ve şehir görüntüsü (Sevilla)

Sevilla Denizci kulesinin diğer tarafından nehir ve şehir görüntüsü (Sevilla)

Valensiya oyuncak müzesi. Red Kit'in gölgesindeki kurşuna dikkatinizi çekerim. (Valencia)

Valensiya oyuncak müzesi. (Valencia)