31 Aralık 2014 Çarşamba

Turizm, yılbaşı, Antalya


Ben kendimi bildim bileli Antalya'nın övünç kaynağı turizmdir. Her yıl artan rakamlar. Her yıl artan yatırımlar. Dolayısıyla bu işin problemli yanları da var ve bunlar pek tartışılmıyor. Burada sadece bir olaya değiniyorum, nasipse daha sonra daha kapsamlı bir yazı daha yazacağım. Bahiste geçen konu bütün halkı kapsasa veya böyle bir niyet olsa, o zaman bunun değerlerimiz açısından doğruluğunu, yanlışlığını, bu konudaki özgürlüğümüzü tartışabilirdik ama olayı öyle olmadığı için doğal olarak bu açıdan ele almadığımı bilerek okumanızda fayda var.
Son günlerde Antalya'da yılbaşı süslemeleriyle alakalı bir tartışma çıktı. Pek tartışma denemez aslında ama Rixos otellerinin sahibi Tamince yılbaşının gelmiş olmasına rağmen şehrin süslenmediği, yılbaşı kutlamalarına hazırlanmadığı gerekçesiyle isyan etmiş ve masrafları üstlenip, bir şirketle de anlaşıp, belediyeye sponsor olarak şehri süslemeye başlamış. (Görüyor musun bir turizmcinin isyanı nelere kâdir) http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/27840270.asp
Bu konuda turizm şehri olmanın ne anlama geldiğiyle alakalı aklımda birkaç şey var. Öncelikle Turizmle uğraşanların misafiri evinde gibi hissettirme anlayışını yanlış kavradıklarını düşünüyorum. Bu kavram tamamen sektörel bir şey ve bu onların sunduğu hizmetle alakalı. Yani şehri turistlerin şehirlerine benzetmeleri gerektiği anlamına gelmiyor. Mesela bir insan turistik geziye, seyahate çıktığında orada kendi memleketindekileri bulmayı mı bekler yoksa oranın kültürü içinde güzelliklerini yaşamayı mı? İki şey olabilir, birincisi oranın kendi özellikleri için güzelliklerini tatmak, ikincisi de tamamen dinlenmek amaçlı yani yine kendi bulunduğu atmosferden uzaklaşmak için. Bunun dışındaki aktiviteler zaten bu konuyla pek ilişkilendirilmez. Oysa ki bizim memleketimizin turizmcilerinde her şeyin ecnebicesini yapalım anlayışı hakim. Bu noktada şöyle itirazlar var, Antalya bir turizm şehri, sadece yaz turizmi değil, kış turizmi de önemli, dolayısıyla turistlere gelin yılbaşınızı burada geçirin diyoruz diyorlar (kış turizminin yılbaşı kutlaması gibi bir anlama da geldiğini bilmiyordum). Peki bu kendi sektörlerinin politikalarıyken (yani kış turizmi değil, yılbaşını burada geçirin demeleri) şehre bu denli müdahale etme hakkını nereden buluyorlar? Turizm geçiminin bir parçası olan şehirde, turizmi geliştirmeye yönelik politikalar olması gerekir, buna karşı değilim ama bu sürekli orada yaşayan insanların yaşam alanlarını, koşullarını etkilememeli. Bu kentin insanının aşina olmadığı alışkanlıkları bu denli bizimleymiş gibi göstermek hakkını nereden elde ediyorlar? Turizm için yerli halkın yaşam alanlarına bu şekilde müdahale etme haklarını nereden buluyorlar? Evet çok kültürlü bir şehir oldu Antalya, turistlerle ve kendinden farklı yaşam tarzı sürenlerle birlikte yaşamak, hoşgörüyle yaklaşmak konusunda başarılı bir yer ama bu herkesin bir arada yaşadığı kişiler gibi olduğu anlamına gelmiyor.
Öte yandan bu sorunu özel bir meseleden kurtarıp belediyenin turizm politikasını değerlendirecek olursak, bu konudaki durumu anlamak açısından Menderes Türel'in son uluslararası turizm kongresinde yaptığı konuşma önemli. Kendisi şöyle diyor, 100 metreyse 100 metre, 10000'se 10000 beraber koşacağız. Ardından turizmi her yere götüreceklerinin, Elmalı'ya Kepez'e nasıl götüreceklerinin hesabını yapıyorlar ama kentin insanının sosyal hayatının konuşulduğu bir yer yok. Belediye mega projelerini hayata geçirmek derdinde ama bundan memleket insanı mı yararlanacak yoksa turizmciler mi siz kestirebilirsiniz. Halk plajlarına verilen önem, şehirdeki altyapı sorunu, ulaşım sorunu bunlar çözülmemiş. Deniz en güzel döneminde yemyeşil oluyor, şehrin altyapısı şiddetli bir yağmuru kaldıramıyor, ortalığı sel götürüyor. Memleketin en güzel yerleri turistlere hizmet veren alanlar olmuş, çarşısının ortasına AVM konmuş bir memleket oldu antalya. Artık yaşlı amcalarımız da sıcak suyu var, mescidi de sıcak diye namazlarını kentin en gözde camisinde değil, yanındaki AVM de kılıyor, ilginç.  İmarın geçmediği, betonlaşmamış nadir yerler haritadaki mantıksız boşluk olarak değerlendirilirken, merkezden Kaş ilçesine gitmek için verdiğiniz paraya bazen İstanbul'a uçak bileti alabiliyorsunuz.
Memlekete turizmden gelen para karın doyuruyor ama yavaş yavaş nefes aldırmamaya başlıyor maalesef.
Daha iyi bir yıl olur umarım diyeceğim ama, geçtiğimiz gün belli, perşembenin geldiği belli.