5 Kasım 2014 Çarşamba

Bize Göre ve Bir Seyahatin Notları - Ahmet Haşim

Ahmet Haşim'in YKY'den 2004'te yeniden basılmış, Bize Göre ve Bir Seyahatin Notları adlı gazete yazılarının derlendiği kitabını okuyorum. Henüz seyahat notlarını okumadım ama bize göre kısmını okuduktan sonra hemen yazayım istedim.

Ahmet Haşim 1928'ten itibaren İkdam gazetesinde Bize Göre başlığı altında yazılar yazmaya başlamış. Bize o dönemin günlük yaşamı hakkında fikir edinme şansı veren bu yazıların yayınlandığı sırada iki aylık Paris seyahatinde de bulunmuş ve o sürede aldığı notları da aynı gazetede yayınlamış. İlk başlarda gazetede yazmaya gönüllü olmasa da sonradan ikna olmuş ve neden gazetede yazmak istemediğini de belirten bir giriş yazısıyla köşe yazılarına başlamış. Giriş'te aynen şöyle diyor; "Gazetecilik, ticaret mahiyetini aldıktan sonra, kendisine 'müşteri' ismi verilmesi daha doğru olan kariin hoşuna gitmek gayretiyle gazeteler, tedricen sütunlarından 'fikrin' bütün şekillerini süpürüp attılar. Atalete düşen güzel bir vücudu nasıl her tarafından yağ tabakaları kaplarsa, gazeteler de bir taraftan yiyecek içecek ilanları, diğer taraftan metni tard eden resimlerin istilası altında kaldı." Ahmet 
Haşim’in gazetede yazmak istememe sebebi açık; Kendisinin anladığı anlamda, gerçek gayesinden uzaklaşan gazetelerin, ticari kaygılarla hareket etmeye başlaması ve bu sebeple fikir yazılarının da gazetelerde yayınlanmaması.

Ahmet Haşim'in burada yazdığı yazılar çoğunlukla günlük mahiyetinde. Kendi günlük hayatından bahsederken, toplumun hayatını, o konulardaki görüşlerini de aktarıyor bir yandan. Dönemin gündemlerine dair yaptığı yorumlara da şahit oluyoruz. Haydarpaşa’dan Beykoz’a arabayla gezinti yapmak, leyleklerin artık İstanbul’a az uğraması gibi.

Ayrıca bu yazıların kapsadığı o kısa süre içinde, Ahmet Haşim'in düşüncelerindeki değişiklikler de göze çarpıyor. İlk yazılardan birinde Ahmet Haşim kürk modasından bahsederken, kürk giymeyi insan şeklinden uzaklaşmaya benzetiyor, sona doğru ele aldığı yazılardan birinde (Kış) ise , "Zira medeni bir şehrin kışı bekleyen nice zevkleri var. Kadın kürkleri ve kış tuvaletleri, güzel kokan taze tenlere kavuşmak için sabırsızlanıyorlardı." diyor.

Bize Göre'yi okurken en çok dikkatimi çeken şey ise o günden bugüne değişen algılarımız ve çoğunluğun alışkanlıklarıyla alakalı. Mesela Deniz Kıyısında adlı yazıyı okurken, yazar insanlar yazları denize girdikleri için "denizi sevenler, rüzgar ve fırtına mevsiminin hululüne kadar sahillere hiç uğramamalıdırlar." diyor. Yani bugün yaşanılanın tam tersi.