Evet, aslında ilk bakışta paldır küldür olmadığını düşünebilirsiniz ama sonradan çıkar onun paldır küldürlüğü.
Neyse uzatmadan başliyim. Geçtiğimiz yaz okulu sonrası için suya düşen iki planımızdan sonra ne yapsak ne yapsak derken bisiklet turu yapalım dedik. Hem bir bisiklet almak istiyordum. Hem bisikleti seviyordum. Hem kampı seviyordum. Hem de hem bisiklet hem kamp olsun diyor, hem kafamdaki meşguliyetlerden uzaklaşmayı, hem de enerjimi harcamayı istiyordum.Bu kadar hem kullanmamın sebebiyse, heme olan anlık ilgim. Demek ki gevezelik ruhumda var ama dilime sirayet etmemiş. Belki de ben öle düşünüyorum çünkü ben hiç ben gevezeyim diyen bir geveze görmedim. Ama gevezelik ettiğim yer blog olsun.
|
Eceabat'ta otobüsten indik. Henüz heybelerimizi bağlamamıştık. |
Bu programa final döneminin hemen öncesinde karar vermiştik ve işlerin hemen hemen hepsini finallerin ardından iki günde hallederiz diye ertelemiştik.
Finaller geçti, bu arada sadece ikinci el bisikletlere baktım, çünkü benim için ideal olan üst kalite, ikinci el bir bisikletti. Ama çabalarımız sonuçsuz kaldı çünkü piyasada 17" bisiklet bulmak çok zordu ve biz de bu problemi lady model bir bisiklet alarak çözdük. Bu arada fikir iki kişiden çıkmıştı ama programı üç kişi yaptık ve iki yeni bisiklet aldık.
Tahminimizden uzun süren bir süreç oldu ve gerekli alışverişlerle birlikte çok vaktimizi aldı. Arkalıkların ve heybelerin montelerini kendimiz yaptık ve bitirdiğimizde saat sabahın altısıydı. Sekizde otogardaki Çanakkale otobüslerine yetişebilmemiz için en geç yedi on beş otobüsüne yetişmemiz lazımdı ve hızlıca pedalladık.
Bu arada programdan bahsetmeliyim. Niyetimiz bisikletle Çanakkale'den İzmir'e gitmek. Fakat bu konuda bildiğimiz tek şey ilk gün ne yapacağımız. Neden? Çünkü zaten kervanı evde düzdük, yolu da sora sora buluruz.
Eceabat'ı gezip, ikinci gün Çanakkale'yi gezeceğiz ve yolumuza İzmir'e doğru devam edeceğiz. Evet planın bu kısmı aynen gerçekleşti. Beklemediğimiz tek bir şey vardı, o da nakitimiz tükenmişken bunu düşünmeden Şehitler abidesine doğru yollanmış olmamız ve o çevredeki yerleşim yerinde(Alçıtepe) ne bankamatiğin ne de bir bakkal hariç kredi kartı çeken yerin olmamasıydı. Cebimizdeki bozuk üç dört lirayı idareli şekilde kullanıp akşam Beşiktaş'ın şampiyonlar ligi maçını, sabahta kahvaltıyı birer çay içerek geçirdik. ikinci gün öğlene doğru yeniden Eceabat'taydık. Yuvarlak çizerek geri döndük. Burada katettiğimiz yollar güzeldi. Tarihi yerleri geçtikten sonra günebakan tarlalarını izleyerek gittik. Bu arada dikkatimi çeken şeyse her tarlada bir ağacın olmasıydı. Sanırım bu yıldırım düşmelerinden ürünleri korumak için.
Evet artık yoldaydık ve İzmir tarafına doğru yol almaya başladık. İlk önce Çanakkale'ye geçtik ve karnımızı doyurduktan sonra dondurmalı peynir helvası yedik, beğendik.
|
Güzelyalı-Kepez'de gün batarken. |
Akşamını Güzelyalı'da geçirdiğimiz günde sahil kenarından çadırımızı kurduk. Yanımızda iki turist de konakladı, nereden başladıklarını tam olarak hatırlamıyorum ama sanırım Endonezya'ydı. Oradan yola çıkıp otostopla Almanya'ya doğru gidiyorlardı.
Sonraki gün sabah kahvaltı ederken danıştığımız bir kaç kişi gittiğimiz yolun yokuş olduğunu, bisikletle çıkamayacağımızı söyleyince bir karar vermemiz gerekti. Biz de Bursa yönüne doğru gitmeye kadar verdik. Günün akşamına Lapseki'deydik. Küçük nüfuslu bu yerde bütün çay bahçeleri doluydu. Her yer kalabalık görünüyordu. Gökay diye bir arkadaşla tanıştık ve akşamımızı onunla geçirdik. Bize kamp yapacağımız yere kadar eşlik edip ayrıldı.
Sonraki gün Gelibolu'ya geçtik. Bu arada tekerim patlamıştı ve şükür ki o sırada kullanmam gerekmiyordu. Feribota kadar elimde götürdüm ve karşıya geçer geçmez de bir bisikletçiye uğradık. Bu ikinciydi, daha önce diğer bisikletlerden birinin de patlamış, bir saatimizi almıştı. Gelibolu'da önce dönüş biletimizi ayarladık ve ardından bir kaç yeri ziyaret ettikten sonra turumuz sona ermiş, geri dönüş yolculuğumuz başlamıştı.